Aslında bu bir başarı hikayesi olacaktı. Başarıyı kendi açımdan tanımladığımda sanki tamamlanması gereken bir şeymiş gibi düşündüm. Yani yolun sonu..Tam bir eril enerji mantığı..Halbuki başarı varılacak bir yoldan öte bir niyet, bir akış, bir yaratım olmalıydı. Ve sonra yeniden düşündüğümde hala ne kadar çok yargı içerisinde olduğumu fark ettim kendime karşı. Bir yola çıkmak, hiç başlamadığın bir şeye başlama cesareti, içindeki yapma isteği de bir başarıydı nihayetinde. Dünya o kadar koşturmaca halinde ki sanki yürürsek dururuz sanıyoruz, yürümek değil de var hızımla koşmak zorundaymışım hissi. Size de böyle oluyor mu arada bilmiyorum. Sonra derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdiğim ve an’ a döndüğümde anlıyorum. Sürekli bir şeyler yapmadan durmanın da bir eylem olduğunu.. Gelelim bu hikayenin nereden geldiğine.. “Sadhana günleri”nden..Sadhana günlük ruhsal pratikler demek ve bunu düzenli şekilde yapma eylemi. 11 günlük sürecin şu ana kadarki çoğu kısmında uyanamadım. İlk günler kendime kızdım, uykunun zihnimi ele geçirdiğini, bedenimle karar veremediğimi falan söyledim kendi kendime..
Aslında içsel enerjimi güçlendirmek adına bu pratikleri sürdürüyordum. Bana iyi gelen tarafları da çokça oldu. Zihin odaklanmam, molalar vermem, kalbimdeki ağır yüklerden kurtulmam gibi..Zihin öylesine “en iyiyi yapmaya” odaklı ki aslında bu çalışmalardan faydalandığım en yüksek nokta bu oldu. Mükemmel olmama gerek yok. Beden de çok yol gösterici, bu pratiklerden sonra fark ettim ki aylardır uyumadığım kadar derin ve huzurlu uyuyorum. Demek ki bedenimin artık bu derin uykuya ihtiyacı var. Sürekli bir şeyler yapma eylemine değil. O yüzden şimdi başarı veya başarısızlığın ötesinde var olan yargı ve tanımlamadan bağımsız bir şekilde içimdeki bilgeliği selamlıyorum. Ong namo guru dev namo💫
Sevgiyle, Banu