Rüzgar kesilmişti sonunda..
Kapının önü harap tabi, deniz kumları rüzgarın da şiddetiyle birlikte evin içerisine kadar girmişti, çer çöp de dolmuştu avluya, ne ararsan vardı. Bir ara o kadar bulanıktı ki deniz, hem kıyıda zor bela duruyordum hem de suyun dibini görmek imkansızlaşmıştı. Neyse ki artık güneş açmış, hava güzelleşmişti. Zihnimin içi gibi olan avluyu ve evi düzenleyip toplamanın zamanıydı şimdi. Kovaya uzandım ve ağzına kadar suyu doldurdum. O kadar temiz olsun istiyordum ki o karışık dönemi bana hiç hatırlatmasın.
Belli bir düzen içerisinde değil ama hayatımdaki çer çöpten arınmak istiyordum adeta. Çocukluğumdan anılar geliyordu aklıma, ilişkilerdeki deneyimlerim, ailevi sorunlarım..
Her biri tetiklenmişti retro süreçlerinde.. Şimdi yeniden başlama zamanıydı, oturduğum sandalyeden kalkıp o kovayı alıp suyu dökme zamanıydı olan bitene. Ve cesaretle özgürleşmeye hazırdım, tüm kalıplardan, hayatımı zindana çeviren o kıskaçlardan özgürleşmeye ve de özgünleşmeye doğru adım atıyordum.
Kuş kondu avluya, renkleri o kadar güzeldi ki.. Beni hatırlattı bana. Yeniden renklenebilmeyi, kova kafasını, kendime ait o yolu.. İyi ki dedim!
Bu eni ayla birlikte duygusal zincirlerinden özgürleşmeye niyet edenlere gelsin bu yazı🕊️✨
Sevgiyle, Banu